BEYNİMİZİN KAÇTA KAÇI ÇALIŞIYOR???
Beynimiz yaklaşık 10-12 milyar arası nöron (sinir hücresi) içerir. Ancak bilindiği üzere beynimizin çok düşük bir yüzdesini kullanırız. Bunun nedeni aslında sinir hücrelerinin (yani bilgi depolayan nöronların) kendi kendilerini yenileyebilme özelliklerini yitirmiş olmalarıdır. Eğer sini hücresine sentrozom ya da sentrozomun görevini görebilecek enzim nakledilirse kendi kendilerini yenileyebilme özelliklerini kazanabilirler mi? Eğer bu mümkünse, beynimizin daha fazla bölümünü kullanabilir miyiz? (Cansın Kalın)
Beynimizin Yalnızca % 10’unu Kullandığımız Söylencesi
Öncelikle sorunuzun başında belirttiğiniz varsayıma göz atalım isterseniz: “Beynimizin çok düşük bir yüzdesini kullanırız.” Yaklaşık bir asır önce ortaya atılan bu iddianın kaynağı bazı bilim insanlarının söylem ve bulgularının yanlış yorumlanıp çarpıtılmasına dayanıyor. Bugün, sinir bilim ve beyin görüntüleme tekniklerindeki gelişmeler öyle gösteriyor ki, beynimizdeki tüm sinirler çeşitli eylemler sırasında aktive oluyor. Daha açık bir deyişle, kullanmadığımız herhangi bir sinir ağı bulunmuyor. Konuyla ilgili bir başka yaklaşımsa sinir hücrelerinin herhangi bir uyarıcı almadıklarında dejenere olarak işlevselliklerini kaybediyor olma özellikleri. Örneğin, görsel sistem. Gelişmenin erken dönemlerinde göz sinirleri yeterli uyarıcıya maruz bırakılmadıklarında görme yetisi kayboluyor. Benzer şekilde, eğer ki beynimizde kullanılmayan sinir ağları bulunsaydı, işlevselliklerini kaybetmiş olmalarını beklememiz gerekirdi. Fizyolojik kanıtlar bir yana, iddia evrimle de uyuşmuyor. Aktif olmayan, hayatta kalma mücadelemize katılmayan sinir ağları içeren büyük bir beyin evrimsel gelişimle de bağdaşmıyor.
En uzun rüya 6 saniyemidir?eğer öyle ise biz rüyalarımızı neden uzun görüyor gibi hissediyoruz? (Işılay Üzüm)
Rüyaların çok büyük bir kısmını, uykunun evrelerinden biri olan REM döneminde görüyoruz. Ender de olsa uykunun REM dışında kalan evrelerinde de rüya görebiliyoruz. REM dışı rüyalarımız genellikle günlük hayatımızda içinden geçtiğimiz olaylarla bağıntılıyken, REM dönemi rüyaları bize “garip” gelen ve mantığın dışında kalan olaylarla örüntülü oluyor. REM döneminde uykularından uyandırılan deneklerin yaklaşık 90%’ı rüyalarını hatırlayabiliyorlar. REM evresi sırasında görülen rüyalar REM dönemi süresiyle benzerlik gösteriyor- ki bu noktada 10 ile 30 dakika arasında sürebileceklerine dikkat çekiliyor. Herhangi sağlıklı bir kişi için ilk REM evresinin uykuya daldıktan yaklaşık 90 dakika sonra deneyimlendiğini biliyoruz. Bu durumda her birimiz, her gece yaklaşık olarak 4 ila 6 REM evresi geçirmiş oluyoruz. Uykuya daldıktan sonra gelen ilk REM dönemi genellikle beş dakika sürecek kadar kısa oluyor. Ancak uykunun ilerleyen saatlerinde REM evresinin süresi de uzuyor. Uykumuzun ortalarında gördüğümüz bir rüya ise genellikle 25 dakika kadar sürüyor. Pek çoğumuz uyandığımızda, rüyalarımızın 25 dakikadan çok daha fazla sürdüğü izlenimine kapılıyoruz. Sanki tüm gece aynı rüyayı görmüşüz gibi hissediyoruz. Çünkü bilim çevrelerince ortaya atılan fikirlere göre REM evresinde gördüğümüz bir rüyayı onu takip eden REM dışı evrelerde de düşünmeye devam ediyoruz. Bir sonraki REM dönemi geldiğindeyse aynı olay örgüsünü tekrar seçip rüya olarak görmeye devam ediyoruz. Bu da bizde aynı rüyayı tüm gece boyunca görmüşüz algısı yaratıyor. Hâlbuki en uzun REM evresi yaklaşık 30 dakika süren sonuncu REM evresi. Öyleyse en uzun rüyamızın da 30 dakika sürmesi gerekiyor. Ancak bu süreye ters düşen iki ayrı durum bulunuyor. İlki “tekrar eden rüyalar”. Tekrar eden rüyalarda kişi sürekli birbirine benzer rüyalar görüyor. Bu tip rüyalar yalnızca uykunun son evresinde gerçekleşiyor ve 45 dakika sürebiliyor. İkinci aykırı durum ise “gerçek gibi rüyalar”. Gerçek gibi rüyalarda, kişi uyandıktan sonra birkaç dakika gördüğünün rüya mı yoksa gerçek mi olduğuna dair bir bocalama dönemi yaşıyor. Bu tip rüyaların da süresi 30 dakikayı aşabiliyor.
Öyleyse diyebiliriz ki gördüğümüz rüyalar 6 saniye sürecek kadar kısa değil. Ortalama olarak 10 ila 25 dakika sürüyorlar. Ancak REM dönemi süresince gördüğümüz bu rüyaları REM dışı evrelerde de sürekli düşünmeye devam ettiğimizden uyandığımızda sanki tüm gece boyunca aynı rüyayı görmüşüz algısına kapılıyoruz.
Balıkların hafızasının kısa süreli olduğu nasıl bir testle anlaşılmıştır. Balıkların böyle bir hafızaya sahip olduğu nereden bilinmiştir? (
Son yıllarda, balıkların psikolojik özellikleri ve zihinsel kapasiteleriyle ilgili bilgilerimizde büyük bir artış olduğu söylenebilir. Artık, balıklar yalnızca içgüdüleriyle hareket eden basit canlılar değil, akıllı, sorunlarına zekice çözümler bulan, toplumsal zekâya sahip canlılar olarak kabul ediliyor. Örneğin, bazı balık türlerinin kendi sürülerindeki öteki balıkları tanıdıklarını, öteki balıklarla farklı ilişkiler geliştirdiklerini ve toplumsal ayrıcalıkların farkında olduklarını gösteren araştırmalar var. Bazı balık türlerinin araç kullandığını ve uzun süreli belleklerinin bulunduğunu gösteren araştırmalar da var. Araştırmacılar, farklı balık türlerinin farklı kültürlerinin olduğunu, düşmanlarının yerini belirlemek ve yiyecek bulmak için işbirliği yaptıklarını da gözlemlemişler.
Pusulayı Kim İcat Etti?
Pusulanın mucidi çinlilerdir. Manyetik bir ortamda serbest bırakılan bir obje nin kuzeye yöneleceği prensibinden hareket edilerek pusulanın keşfi gerçekleşti. Çinliler, MS100 yılında pusulayı icat etti.